Kuran Üzerinde Düşünmek

Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (Peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun. (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur an ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye. (Nahl Suresi, 43-44)

Kuran hakkında ne biliyorsunuz? Birçok insan bu soruya muhtemelen şöyle bir cevap verir: Kuran dinimizin mukaddes kitabıdır. Ama sorunun asıl cevabı olan, Kuran ın içeriği hakkında pek bir fikir sahibi değildir. Kuran hakkında halk arasında yanlış uygulamalar ve inançlar vardır. Kuran, genellikle evlerin duvarlarında süslü bir muhafaza içinde asılı durur. Belli bir yaşın üstündeki kişiler tarafından okunulacağı düşünülür. Ayrıca Kuran ın Arapça metninin okunması gerektiğine inanılır ancak okuyanlar Arapça bilmedikleri için doğal olarak Kuran ayetlerinin içeriği hakkında da hiçbir şey bilmezler.

Halk arasında Kuran ın çok ilginç bazı yararları olduğu da düşünülür. Arasıra okunduğunda, okuyan kişiyi -ve de okuduktan sonra okuyup-üflediği yakınlarını- kazadan-beladan koruyacağı umulur. Bu yönüyle Kuran bir nevi belalara karşı muska olarak görülür.

Kuran hakkında bunlardan daha batıl inançları olanlar da vardır. Örneğin, Kuran ın, yalan söyleyeni -ekmekle birlikte- çarptığına inanılır. Hatta Kuran ayetleri fal bakmak için bile kullanılır.

Kısacası, halk arasında Kuran ın içinde ne yazıldığını bilen, Kuran üzerinde düşünen insan sayısı ancak binlerle ifade edilebilecek kadar azdır. Bunun sonucu olarak da Kuran a ilginç anlamlar yüklenir. Çoğu kişi, İslam adına öne sürülen herşeyi Kuran kaynaklı zanneder. Örneğin, nazar boncuğu nun Kuran da tavsiye edildiğine inananların sayısı bir hayli fazladır.

Peki Kuran ın gerçek gönderiliş amacı nedir? Bunu, yine Kuran ayetlerinden öğreniriz. Ayetlerde şöyle buyrulmaktadır:

İşte bu (Kuran) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)

Andolsun Biz Kuran ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı? (Kamer Suresi, 32)

Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kuran) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin çeşitli biçimlerde açıklaması ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir. (Yusuf Suresi, 111)

Bu, kendisinde şüphe olmayan, sakınanlar için yol gösterici olan bir kitaptır. (Bakara Suresi, 2)

Yukarıdaki ayetlerde ve bunlara benzer pek çok ayette, Kuran ın gönderiliş amacının; insanları düşünmeye yöneltmek, onlara kendilerini yaratan Allah ı tanıtmak, onlara kılavuz olup yol göstermek olduğu vurgulanır. Kuran, akıl ve vicdanı açık olan her insana hitap eden, onları doğru yola ileten bir kitaptır.

O halde, öncelikle Kuran a yönelik olan yanlış bakış açısı düzeltilmelidir. Kuran bazılarının sandığı gibi sadece Peygamber Efendimize hitap eden bir kitap değildir. Müslümanım diyen herkes Kuran a yönelmelidir. Kısacası dinini, eş-dosttan, mahallenin büyüklerinden, hacı efendiden değil öncelikli olarak Kuran dan öğrenmelidir. Bu yapılmadığı için, her toplumda İslam farklı farklı anlaşılmış, Kuran dışı ananeler, efsaneler ve hurafeler dinin içine sokulmuştur. Nitekim insan Kuran ı hiçbir telkinin etkisi altında kalmadan vicdanlı ve akılcı bir şekilde okuduğunda bahsettiğimiz bu gerçeği açık biçimde görecektir.

Kimileri de Kuran ın, VII. yüzyıldaki Müslümanlardan başkasına hitap etmediğini ya da çok az bir kısmının günümüz insanına hitap ettiğini sanır. Böyle bir zihniyetin sahibi, -en iyi ihtimalle- Kuran ı okumak la yetinir, böylece üstüne düşen görevi yaptığını düşünür. Halbuki Kuran okumak başlı başına bir ibadet olsa bile, asıl yapılması gereken okunanları uygulamak, günlük hayata geçirmektir.

Kuran ın çağa uydurulması gerektiğini öne sürenlerse, Kuran ın her dönemi ve her toplumu kapsama özelliğinin farkına varamamış olanlardır. Kuran ı açık bir zihinle okuyan kişi görür ki, Kuran da anlatılan kişi ve toplum özellikleri, bugün de dahil olmak üzere tarihin her dönemini açıklamaktadır.

Dinden uzak toplumların içinde bulunduğu bütün yanlışlıklar, bozukluk ve sapkınlıklar Kuran da anlatılır, o toplumların dine karşı gösterdiği tepkiler tarif edilir, karakter tahlilleri yapılır. Bu tarif ve tahliller günümüz dünyasına da uymakta ve bu durum da Kuran ın sosyolojik mucize sini belgelemektedir.

Kuran ı uygulamak üzere okuyan ve elinden geldiğince uygulamaya başlayan bir kişi -ki o artık bir mümin olma yolundadır- gün geçtikçe Kuran ın hayatın her anını nasıl kapsadığını hayretle ve Kuran a olan inancı artarak görecektir. Kuran da inanan insanın karşılaşacağı olaylar, bunlara karşı nasıl tavır göstermesi gerektiği ayrıntılarıyla tarif edilmiş durumdadır. Kuran ı yalnızca okumak la yetinip, uygulamadan vazgeçmek ise sanılandan daha kötü bir konumu beraberinde getirmektedir. Allah, Yahudileri, Tevrat ı uygulamadıkları için kitap yüklü eşekler benzetmesiyle tanımlamaktadır:

Kendilerine Tevrat yükletilip de sonra onu (içindeki derin anlamları, hikmet ve hükümleriyle gereği gibi) yüklenmemiş olanların durumu, koskoca kitap yükü taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah ın ayetlerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah, zalim bir kavmi hidayete erdirmez. (Cum a Suresi, 5)

mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter